Powered By Blogger

1 Şubat 2011 Salı

ay doğduysa akşamdan

hamiştir:
her ne kadar “zata mahsus” değilse de
yarası olan gocunsun

ay doğduysa akşamdan
hırsızlık yarına kaldı
üç pulun var şeş evinde
kazanmak umutların
düşeş zarına kaldı

bükülmezdi bileğin
unutuldun bencileyin
yoz arzu ham dileğin
"darbe yaptım gel" diyecek
delinin zoruna kaldı

bitmedi koltuk arzun
dertlendin uzun uzun
ne oğlun var ne kızın
bil mirasın şimdiden
elinin körüne kaldı

kim ki hırsız hamisi
gönlü iblis camisi
harisliğin tedavisi
dünyada mümkün değil
cehennem narına kaldı


atalar haklı
-her mum dibine karanlık


  



dediler ki
bir kürt –bir aralık
bir ziya
türk olmakla övündüğünü söylemiş
ve türklüğün kitabını yazmış güya
atlantisten ötüken ormanlarına
tengri dağlarından anadoluya
göçeden atalarımızı saya saya
bu günlere gelmiş
iftira
değilse atalar haklı
her mum dibine karanlık
ya sarhoşken -olsun diye yarenlik
demişse
atalar haksız
ya da laf ola beri gele babından
maksatsız



bir tuğcuyan
imla kılavuzunu ve lügatini yazmış türkçenin
bir fransız terzi pantolonumuzu dikmiş ve jaketimizi
bir italyan ayakkabımızı bağlamış
asılırsan ingiliz sicimiyle asıl demiş bir ingiliz
asalatinin göstergesi sicimi peşinen yağlamış
ve melon şapkamız ithalatçı bir yahudiden
arşına karşılık metre ve kilo okkaya karşı
ve böylece adam sayılacağımıza inanılmış yeniden
ve bir arnavut da
bir katkı da benden olsun diyerek
yazıvermiş bir istiklal marşı
oh oh helal olsun kabilinden
el birliğiyle gönül birliğiyle
kazanıldığında istiklal savaşı
ilan olunduğunda cumhuriyet
yurtta sulh cihanda sulh
vazgeçilmez bir mefkure
kim varsa anadoluda azınlık dışı
hepimiz türküz ey millet
göğsümüzü gere gere
bize dayılanmak düşmüş
ekmek elden su gölden



"bir türk dünyaya bedel"
"ne mutlu türküm diyene"
demişse kemal paşa
iftira değilse atalar haklı
her mum dibine karanlık
bir dostlar sofrasında-
olsun diye yarenlik
demişse
atalar haksız
ya da laf ola beri gele babından
maksatsız


atalar haklı
-her mum dibine karanlık

akıl
-eblehlerin yitikleri arasında-
kayıtsız





ben kırgınım anadoluya

gözünüz aydın

gittikçe şehirleşiyor anadolu

her gün biraz daha york biraz daha city

biraz daha burg

ve bu insanların her birisi

bir eski yunan tanrısı

kredi kartının limitince

tek tabanca tek yumruk




medyanın reklamlarıyla sokağa taşan sloganlar

"en iyi şartlarda kredi veren biziz"

"şimdi al ölünceye kadar öde"

"hele sen şimdi ye iç yaşa" zırtabozluğu

"hele sen al biz ödetmesini biliriz"




içki kumar uyuşturucu ve insan

cümlesi umut ticareti

mısır büyücülerinin elinde yeniden şekillenen yılanlar

yeni ağalarımız sürüsüne bereket uluslar arası şirket

ve yeni ağalarımızın yeni uşağı

dernek statüsündeki liberal devlet

canı çıksın altta kalanın

"ye iç yaşa

tükettiğin kadar varsın

şimdi al ölünceye kadar öde"

akıl eblehlerin yitikleri arasında kayıtsız

düştüğün gün anlarsın

insaf şeytanın yelek cebinde




gözü doymaz küreselleşmenin

güç kuvvet yetmez acımasız kolu

insana ait olan ne varsa

sömürdükçe büyüyor şehir şehir

ve küçüldükçe küçülüyor

yüreğimde anadolu