bakmayın gözlerime -sakın- ikinizi de kan tutarkatledildiğinde son sevda boğazlandığında son umut ilkin eşkıya gözlerinde kuyulanır kin üstüne örtülür nefret ve adım adım boy verir isyan ******* biz durup dururken dağa çıkmadık hakim bey hiç bir insan eşkıya doğmaz ki anasından babamızdan da miras değil eşkıyalık çaresizliğin yavrusudur dağlarda büyür çoğu zaman hesapsız itilmişliğin kakılmışlığın koynunda inkar edilmişliğin sorusudur cevapsız ********* tamam da hakim bey konuşturma beni çoktur söylenecek sözüm emret mübaşir efendiye üstüme vazife değil ama hakim bey bu işte en kolay çözüm "yüce efendilerimiz adına karar susturulsun kendisini musadan sayan bu alçak suçu dinimizi ifsada teşebbüs ve firavunun tanrılığına karşı çıkmak" ******* tamam da hakim bey sevda bu bulaşıcı zulüm rüzgarlarının estiği her yerde her mazluma bulaşır zalim için yok ilacı nereden baksak cüzzama benzer her sevdalı bir avare kasnak erinde gecinde ayaklarına dolaşır umudum -erinde gecinde- gün olur gerçeğe ulaşır ******* tamam da hakim bey kim demiş "her rejim adaletin kucağında huzurlu" "bütün çarklar ömerlerin gayretleriyle döner" –işte burada durun- eğer cüzdanla vicdan arasına sıkışmışsa hakim bey kimler nerde ve niye kusurlu önce bir sorun doğru ama fakat ancak lakin şey denildiği sürece güçlünün hukuku geçerlidir artık hukukun gücü yerine –işte burada durun bu kantar yanlış tartar aç gözlerini adalet meleği hakim diyorsa -bütün sevdalıları vurun - diyorum ki "bu kantar yanlış tartar bakmayın gözlerime sakın ikinizi de kan tutar"
bakmayın gözlerime -sakın- -ikinizi de kan tutar
23 Aralık 2010 Perşembe
bakmayın gözlerime sakın ikinizi de kan tutar
16 Ekim 2010 Cumartesi
Laiklik Ne / dir?-Ne Değil / dir?
-Oğlum İyaz, bu nedir?
İyaz, sırasıyla bir patlıcana, bir anasına, bir de Babasına bakar ve cevap verir;
-Gözleri açılmamış sığırcık yavrusu! ..
1789 Fransız İhtilalinden ziyadesiyle etkilenen Jon Türkler 'imiz den bugünkü Cumhur / suz / Başkanımız Ahmet Necdet Seze / a /-R' a kadar, sayısız Batı hayranı-Avrupa Medeniyetinden başka medeniyet, sığırcıktan başka kuş tanımayan, "laik olunmadan, adam olunamayacağına" Yürekten inanan (veya inanıyormuş gibi yapan) - laik / çi / lerimizin Nasrettin Hoca'nın oğluyla akrabalıklarının olup olmadıgını kestirmek mümkün görünmüyorsa da, Anadolu insaninin hayat biçimini belirleyen ana çizgiler içinde en belirginin,-son iki yüz yıllık süreçte yapılan akıl almaz tahribata rağmen yine de - İslam olduğu açıktır.Yani sıradan insanımız laik değil, Müslümandır. Ve adam olamamıştır.
zannetmekte devam eden İyazlarımız, ona devlet ağacının en tepesinde bir yuva yapmış, önüne yem ve su koymaya devam etmekte, gözlerinin açılmasını büyük bir iştiyakla beklemektedirler, diğer taraftan -çürüyen patlıcandan çıkan kokulardan- rahatsız olanlara da ağızlar dolu hakaretler etmeleri, sıradan bir davranış tarzlarına dönüşürken, kimi zaman da, zıvanalarından çıkıp, “kırk katır-kırk satır” seçeneğini dayatmaktan sadistçe bir zevk almaktadırlar
veya bugünkü popüler adıyla Derin Devlet'in sahipleri, soyguncu-mafya - bürokrat-medya desteğiyle kesintisiz iktidarlarını sürdürmektedirler. Gelirleri-banka boşaltma, devlete fahiş faizle para satma, hazine ve / ya orman arazilerini yapılaşmaya açma, devlet ihaleleri gibi soygunlardan, kumar oynatma, uyuşturucu ve tarihi eser kaçakçılığı, insan ticareti ve bilumum tahsilatları mafyadan, ithalat-ihracat-kara para aklama, döviz ve mal akımının sağlanması, bankalar arası işlemler, faiz hadleri gibi konularda hukuki zemin oluşturacak mevzuatların ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmesi ve takibi bürokrattan, yol gösterme, ahlaki yükseltme, akıl satma, kamu oyu oluşturma işleri medya tarafından yürütülmekte, bu çarka-yasama, yargı ve yürütme dahil-taş atmaya kalkışırsa, elindeki taşın büyüklüğüne göre, tez elden cezası kesilmektedir. Kimi zaman. klasik ve post-modern darbelerle Meclis tatil edilmekte, siyasi partiler kapatılmakta, başbakan ve bakanlar asılabilmektedir. Hükümetlerin yıkılması, azınlık hükümetleri kurdurulması, millet vekili satın almalar, erken seçim zorlamaları sıradan uygulamalara dönüşmüş, medya yoluyla "yüksek rütbeli bir askeri yetkili dedi ki" gibi aba altından, veya "Genel Kurmaydan MUHTIRA gibi açıklama" benzeri açıktan sopa göstermeler kanıksanır hale gelmiştir. Suyu yavaş yavaş ısıtılan kazandaki kurbağanın iyice uyuşarak, kazan altına atılan odunlardan rahatsız olmadığı gibi, korkutulan uyuşturulan ve çaresiz olduğuna inandırılan toplum da, "gidecek diyarı olmadığı" için bu “huysuz devenin peşinde” güdülmeye razı olmuş, "Topyekün Savaş" zırtabozluklarını sükunetle karşılayarak, sineye çekmiş, tepki vermemiştir. Diğer taraftan devletin sahipleri, patlıcan mevsimlerinde-burası hamiştir; halk arasında yaygın olan bir görüşe göre bazı deliler ilkbahar ve sonbahar başlarında azıtırlar-nükseden, herkesin elinde taş olabileceği paranoyasıyla ordudaki subay-astsubaydan, sokaktaki seyyar köfteciye kadar toplumun bütün kesimlerini fişlemeyi, cami önlerinde takke toplama ve kulak çekme seanslarını, üniversiteye adım atan başörtülü kızları ikna odalarında cansiperane tövbe seanslarına tabi tutmayı "sığırcığını koruma harekatının" nın tek yolu olarak görmeye devam etmektedirler.
27 Mart 2010 Cumartesi
TC Kimlik No
Vergi Kimlik No
SSK Hizmet Dökümü
İnternet Vergi Dairesi
Motorlu Taşıtlar Vergisi
Telefon Rehberi
ÖSYM Sınav Sonuçları
ÖSYM Sınav Sonuçları
ÖSS Sonuçları
KPSS Sonuçları
KPDS Sonuçları
LES Sonuçları
TUS Sonuçları
ÜDS Sonuçları
ALS Sonuçları
DGS Sonuçları
Diğer Sınav Sonuçları
ÖSYM Sınav Takvimi
E-Devlet Linkleri:
Devletim.com
Online Hizmetler
Milli Eğitim Bakanlığı
Üniversiteler
Sağlık Bakanlığı
Emeklilik Hizmetleri
Hukuk ve Adalet
Emniyet Hizmetleri
Ekonomik ve Mali İşler
İş ve Eleman Arama
Genel Devlet Kurumları
Bakanlıklar
Valilikler
Belediyeler
Kaymakamlıklar
Siyasi Partiler
Silahlı Kuvvetler
Sivil Toplum
Engelli Sayfaları
Elçilik - Konsolosluklar
Avrupa Birliği
K.K.T.C.
Turizm
Tatil ve Gezi Rehberi
Deprem Linkleri
Haber Kaynakları
26 Mart 2010 Cuma
aynalar içinde dünya bütünüyle av mekanı
I
aynalar gördüm konveks
aynalar gördüm konkav
insanlar gördüm aynalar içinde
konkav aynalar önünde avcı
konveks aynalarda av
ucsuz bucaksız bir orman
bulutlara uzanmış bir uludağ
mer'i orman kanunu mucibince
dağlardaki şatolar bulutlara denk
kimin varsa imkanı
nemrutlaşıyor giderek
orman bütünüyle av mekanı
ağaç dipleri tuzak deniz dipleri ağ
hergün biraz daha küreselleşen dünyada
zaman ahir zaman çağ modern çağ
II
caddenin başında ayna satar
sekiz on yaşlarında bir oğlan
akşam yaklaştıkça kurşunlaşan
umutları vurulur havada
canı acır alışkındır ağlamaz
elleri üşür ayakları üşür
bağırır yeni bir umutla avaz avaz
ayna var bir liraya aynalar
III
bir kenarda bir ihtiyar düşünür
-bugün her adamın yüreğinde
bir iblis saklı
bu çocuk ayna mayna satamaz
çünkü hiç kimse düz ayna önünde
kendine de başkasına da bakamaz
n’aparsın çocuk aklı
artık önünde durulduğunda konkav
içine düşüldüğünde konveks
herkesin büyülü aynaları var-
adam haklı
IV
bu herkesin hem av hem avcı olduğu
ormana dönmüş acımasız dünyada
bu çocuk boşa bağırır
ayna var ayna var
kimin cesareti kalmış ki düz aynaya bakmaya
zor satılır bu aynalar
12 Mart 2010 Cuma
tüfeğin icadıyla bozulduğu mertliğin iftiradır
tüfeğin icadıyla bozulduğu mertliğin
o kadar eski ki tarihi namertliğin
tarihin yazılmadığı zamanlara uzanır
bu itibarla
tüfeğin dava açma hakkı mahfuz
bu bir
ikincisi de
görünen köye ne kadar gerekliyse kılavuz
bu bir iftira ki o kadar tutarlı
kim buna niye nasıl ve ne kadar inanır
sana da hiç yakışmıyor köroğlu
dünden bugüne her bir namert
kendini adamdan sanır
6 Ocak 2010 Çarşamba
sürgün sevdalar
sürgün sevdalar
başka gemiler yaptılar nuha inat
başladığında tufan
ata bildiğimiz bu insan tacirleri
zorla bindirdiler bu köle gemilerine dedelerimizi–silah zoru
sırtlarında şaklattıkları kırbaçlarla
oturaklara forsa çakılan dedelerimiz
dümen kırdılar yaban coğrafyalara doğru –silah zoru
boşa homurdandı deniz
şahidim -üstümde kalmasın vebali-
bir ikindi namazı sonrası
helallik istediğinde mahallenin imamı
musallada yatan bir adamın ardından
cümle hazırun dediler -güzel adamdı
sürgün öncesi atalarından miras
tabutunun üstünde bir gülümseme vardı
-unuttum sanma seni
yaban coğrafyalarda sürgün yaşarken
hiç sarıp sarmalamadı ki umutlar beni
seni düşündükçe çaresizliğime ağladım
hiç kavuşma umudum olmadı ama
bildiğin gibi işte
dün tek sevdamdın –bugün yine tek sevdamsın
kavuşamadıysam da sana
beri yanda
bugüne kadar hiç üzüntülü görmedik onları biz
göstermelik acılarına
hep ağıtçılar tuttular bildiğimiz
ve kulaklarımızın zarını yırtarcasına
bağırtıp çağırttılar
ve bugün geçerken bu kasım ortası meydanından
bir hüzünlü gördük onları
yine eski kasımlardan kalma maskeler mi bunlar
yoksa kasıntı suratlarını
kireçle mi ağarttılar
dediğimiz
unutmayın
siz ölünce ardınızdan ağlayıcılar yas
dostlarınız alkış tutacak
-adımız gibi bildiğimiz
çok para kazanacak çelenkçi gülcü
ve iblis ellerini ovuşturacak –“oh şıkıdım şıkıdım
cehenneme bir kütük daha yolcu”
döne dolaşa bize intikal etti bu forsalık
gün olur bir gün
keser döner sap döner
azad ediliriz sandık
ama artık
kabul ettik bu sürgün süresiz sürgün
biz “gün olur hesap döner” derken
iblisin uşakları kahkahalarla güldüler
yarınlarımız üstüne kılıç çekerken
keser ve sap ve de hesap bu güne kadar
hep aynı elde döndüler
tek umudumuz öldüğümüz gün birileri
”günahlarına kefaret kabul eyle Rabbim
sürgünde yaşayıp garip öldüler”
yol alıyoruz yaban coğrafyalara doğru –silah zoru
boşa homurdanır deniz